Ekonomi Mitleri #5

Tan ‘ın anlatımlarına ancak bugün dönebildik. Çünkü geçen ay (sanırım memleketteki takas kurallarında çıkan kargaşadan) muhabbeti çekilmez haldeydi. Sonraysa en yeni kıtadan gelen çocuklarına kavuştuğu için geçmişin muhabbetini yapamayacak kadar mutlu ve meşguldü.  Çocukları kıtalarına dönünce o da anlatılarına geri döndü.

İlk anekdotu, anlatılarının geçtiği dönemde Macit’in domates, biber ve yumurtaların tuzla takas ederi için yıllarca kullanılan kuralları (hatta kaşıkları) bir gün bizim artık Ayvalık’a özel bir “naz”ımız var diyerek değiştirmesiydi. Pazarda çıkan karışıklıktan kısa bir süre sonra bu naz yüzünden tacirlerin çevredeki pazarlara göre uğradığı zararın bütün hemşerilerden eşit miktarda toplanacak tuzla ödeneceği fermanı yayınlanmış. Böylece o zamanlar kimse bir şey anlamasa da büyük tacirlerin homurtuları kesilmiş.

Zamanda hoplamayı bırakıp üçüncü bölümün son anına dönersek:

Macit; Mucit ve onun (hain) eşi Makber’le birlikte pazara gitmesinin hemen ardından pazar alanın kapısının hemen kenarında devasa bir tezgah,  büyükçe bir depo ve etraflarını genişçe çerçeveleyen yüksek, taş bir duvar inşa eder. Mucit’e payını vereceğini söyleyerek pazara gelmesine gerek kalmadığını söyler. Verdiği tuz karşılığında (Mucit’in balıkları tuzlamasını öğrettiği) balıkçılarla yelkenli teknelerle tuzladan Ayvalık’a taşıma işi için anlaşır.  Takır’la yapılan tuz taşımasının yerini artık tekneler almıştır. Nerdeyse her gün sahile yanaşan teknelerle gelen tuzu Macit, güreşçi arkadaşlarına uzunca sayılacak bir yoldan pazardaki deposuna taşıtır. Bu vesileyle Tan; hem teknelerdeki hem de yel değirmelerindeki yelkenleri ilk bulanların Mucit’in büyük, büyük babası olduğunun söylendiğini hatırlıyor. Tan martılar kadar bu yelkenli gemileri de izleyip resimlerini çizermiş.

Tuz Taşıyan Yelkenli
Tuz Taşıyan Yelkenli

Bu arada Ayvalık’ta hem tuz kullananlar hem de kullanım alanları artmaktadır. İnsanlar yanlışlıkla tuz dökülen tahta eşyalarının, elbiselerinin kolayca temizlendiğini, böcek ısırıklarına iyi geldiğini birbirine anlatıp durmaktadır. Ne var ki bütün tuz ticareti tek bir ailenin elinde olduğu için ancak çok miktarda ürün karşılığında takas edilmekte, bu duruma Ayvalıklılar Tekel demektedir.

Gariptir ki Mucit artık tuzla ilgilenmemekte, garip buluşlar üzerinde çalışmaktadır. Bir tanesini Tan pek beğenmese de çok işe yaradığını kabul etmek zorunda kalmış. Mucit koyun derilerini kuruturken tuz kadar taze köpek dışkısı kullanılması gerektiğini buldu. Bu sayede deriler çok daha yumuşak ve uzun ömürlü oluyormuş. Böylece pazar yerinin yakınında yer alan dericiler onlarca köpek bakmaya ve bu nedenle de pazar pek bir kötü kokmaya başlar. O gün bugündür Ayvalık’ta köpeklerin özel bir yeri var. Kedilerin önemi ise daha sonra keşfedilmiş.

Macit tuz işine odaklanmaktadır. Önce pazarda takas edilen hemen her ürün için kaç kaşık tuz ödeyeceğini bir taş levhaya kazıtıp deposunun kapısının önüne diker ve levhanın bir stel olduğunu söyler. Tan bu stelden çok etkilendiğini, üzerinde on adet domatesin karşısında bir kaşık tuz resmi olduğunu daha dün gibi hatırlıyor. Bu stelden sonra gördüğü onlarcası içinde onun kadar etkileyen bir tek “2001 – Bir Uzay Yolu Destanı” adlı filmdeki monolit olmuş.

2001 - Bir Uzay Yolu Destanı
2001 – Monolit

Macit bir kaç hafta sonraki pazarda, deposundaki fazla tuzla ailesinin tüketebileceğinden fazla ürün almaya başlar ve aynı gün isteyene aldığı bu ürünleri yine tuz karşılığı takas edebileceğini duyurdu. Bu takas pazarın kurulduğu Perşembe günü dışında da yapılabilecektir. Ancak elindeki ürünleri verirken alıcılardan tuzu alırken tuz alım kaşığı kullanacağını duyurdu. Bu kaşık mal alım kaşığından oldukça büyüktü.

Birkaç hafta sonraki pazarda herkesin takasa gelirken belinde takas tuzu çantasıyla gelmesinin kolaylık olacağını duyurdu. Kaşıklar ve çantalar  kendisinden (tabiiki ürün takası karşılığında) temin edilebilecekti.

Macit'in Çanta ve Kaşıkları
Macit’in Çanta ve Kaşıkları

Bütün bu değişikler pazarı tam olarak karıştırdı. Sık sık hangi kaşık, ıslak tuz, kuru tuz tartışmaları çıkıyor ve çoğu da kavgayla bitiyordu. Bu durumlarda Macit’in güreşçi arkadaşları devreye girerek her iki tarafı bir şekilde ikna ediyordu.

Tan ve bazı hemşerilerinin tuzu boş verin birbirimizle direkt takasımıza devam edelim önerisi genel kabul görmez. Pazarda karışıklıklar yıllarca sürüp durur, ta ki Macit bir gün pazara takasta tuz kullanmanın yerini alacak yeni bir buluşla gelinceye kadar…